Portal

Yedi cüceler, tanrılar, canavarlar ve eski efsanelerle dolu bir dünyada yeni bir koloni kurmak için Mountainhomes'tan yola çıktı. Küçük olmalarına rağmen, bu cüceler masalımızın kahramanlarıdır: İçkiye ve çalışmaya düşkün, kısa, sağlam yaratıklar. Ustalıklarıyla inanılmaz eserler yapacaklar, büyük kötülüklerle yüzleşecekler ve çağların sınavına dayanacak bir hisar inşa edecekler... Ardından yepyeni tanrılar, canavarlar ve eski efsanelerle başka bir dünya yaratacak ve hepsini yeniden yapacaksınız.

Bu ürkütücü tünellere hiç cesaret etmemiş olsanız bile, Cüce Kalesi'nin etkisini başka bir yerde neredeyse kesinlikle hissetmişsinizdir. Developer Bay 12 Games, 2006'daki ilk sürümüyle şimdi Colony Sim olarak adlandırdığımız türü etkili bir şekilde kurdu, RimWorld gibi oyunların önünü açarken sayısız diğerini etkiledi ve bu yöntemsel üretim ve kurallara dayalı kombinasyonun nasıl olduğunu hala hatırlatıyor. gerçeklik odaklı simülasyon, anında benzersiz hikayeler yaratabilir. Bugün bile, pek çok halefi arasında hiçbir şey bir dünya yaratamaz ve onu Cüce Kalesi kadar güvenilir bir şekilde ilginç karakterlerle dolduramaz ve rolünüzü oynarken bu dünya simülasyonunu iş başında izlemek harika bir deneyimdir.

Bunu yapmak artık çok daha kolay. Yenilenen grafikler, cüce dünyasını tüm ihtişamıyla göstermek için dinamik olarak bir araya getirilmiş bir karakter sistemi kullanır. Yüzlerce farklı hayvan ve hayvan-adam için grafikler var, ejderhalar, hidralar, tek boynuzlu atlar ve benzerlerinden bahsetmiyorum bile. Özel Unutulmuş Canavarlar, Titanlar ve İblisler bile rastgele seçilmiş ve benzersiz olduklarından buna uygun görünümler oluşturmuşlardır. ASCII sembollerini iyileştirmenin ötesinde, hem statik hem de dinamik olan hareketli karakterler ve döşemeler, piksel sanatçısının sanatının mükemmel bir örneğidir.

Belki de en önemlisi, Dwarf Fortress'in Steam sürümü, kontrolleri 90'ların başından itibaren getiriyor ve isterseniz oyun dosyalarını doğrudan düzenlemeye zorlanmak yerine fareyi kullanmak için entegre yetenek, tam teşekküllü bir grafik arayüz ve ayarlar menüleri ekliyor. zorluk ayarlamak için. Tek başına uygun fare desteği, bana göre buraya giriş maliyetine değer: Duvarları, madencilik tünellerini ve daha fazlasını kolaylıkla boyayabilirsiniz. Yeni oyuncular için daha hayati olan, bir kutucuğu tıklatarak içindeki herkesin ve her şeyin sekmeli bir envanterini kolayca almak için cücelerinizin ona dokunmasını yasaklamak gibi temel etkileşimler için hızlı düğmeler de dahil bilirsiniz, o altı gözlü devi öldürdüğünüz zaman için zehirli kanlı mağara kuşu ve şefiniz hemen yarınki akşam yemeğine hızlı bir başlangıç ​​yapmaya çalışır.

Far Cry 6'nın önceki DLC'leri, serideki eski kötüleri ön plana çıkarmış olsa da, en son genişleme tanıdık bölgeye farklı bir şekilde geri dönüyor: köpekbalığını tamamen atlayarak. Sizi tekrar Dani Rojas'ın yerine koyan Lost Between Worlds, Fai adlı uzaylı bir varlığın Yara'ya çarparak inerek çok sayıda zaman yarığı ve farklı boyutlara açılan kapılar yaratmasını konu alıyor. Ortaya çıkan şey, istediğiniz sırayla oynamakta özgür olduğunuz, birbirine bağlı yarı roguelite seviyelerinden oluşan bir ağdır. Esasen ana oyunun sulandırılmış bir versiyonu gibi görünse bile, kendimi tek bir günde altı saatin tamamını mutlu bir şekilde sürerken bulduğum Dani'nin hikayesine bir son vermenin gerçekten eğlenceli bir yolu.

Parça toplamak, portallar aracılığıyla gerçek dünyada yarık adı verilen istikrarsız dönemeçlere girmek anlamına gelir. Her yarık, Yara'nın havalı, tuhaf dünyalı bir versiyonu gibi görünür ve temelde yeni bir meydan okuma oluşturan benzersiz bir kaliteye sahip bağımsız bir seviyedir. Örneğin, bir yarık periyodik olarak yıldırım çarpmalarından muzdariptir, bir diğeri bulutlardan yavaşça alçalan bir kıyamet sarmalına sahiptir ve bir diğeri, değerli parçanın pembe parıltısı dışında tamamen zifiri karanlıktır.

Yarıklardan geçerken aynı zamanda parıldayan "Parıltı" parçaları da toplayabilirsin. Öldüğünüzde, yeteri kadar paranız varsa o yarığın başlangıcında Glint'i canlandırmak için harcayabilirsiniz, aksi takdirde ölüm, yarık ağının başlangıcında Fai ile tüm geri dönüşünüzü yeniden başlatmanız gerektiği anlamına gelir. Bu, daha geleneksel bir roguelike formülünden hoşlanmayan herkes için hoş bir güvenlik açığı, ancak aslında Lost Between Worlds boyunca çok sık ölmedim ve birikmiş 1.000 Glint ile kredileri yuvarladım.

Bir yarığın sonuna geldiğinizde, daha fazla ilerlemek için iki portal (doğal olarak kırmızı veya mavi) arasından seçim yapmalısınız. Portallar, diğer iki rasgele çatlağın seçimine ve hangilerinin tüm çalışma boyunca aynı kalmasına yol açtığına açılan kapılardır. Bu, yeni bir portaldan ilk kez geçtiğinizde işleri karıştırmak için eğlenceli bir çeşitlilik duygusu sağlar, ancak daha sonra bir yarıktan geri gitmeniz gerektiğinde bunun nereye bağlandığını bileceğiniz anlamına da gelir. Haritanız, kilidi açıldıktan sonra hangi portalın hangi yarığa bağlandığını bile gösterir, böylece her yarığı en az bir kez ziyaret ettiğinizde tahminde bulunmanıza gerek kalmaz.

Topladığınız her parçadan sonra Fai, yarık yolculuğunuzu hızlandırmak için size yeni bir donanım parçası verir. Örneğin, ilk parçayı geri getirdikten sonra, size sonraki yarık ziyaretlerinde kısayollar açmak için kullanılabilecek C4 tarzı bir bomba verecek. Diğer aygıtlar, bölümleri atlamak için duvarları ölçeklendirmek için bir kıskaç ve genellikle ganimet içeren önceden kilitli kapıları açmak için bir anahtar içerir. Bu harika bir ilerleme yapısı çünkü her ziyaretinizde tüm yarıkları yeniden oynamanız gerekmiyorsa tekrarı önemli ölçüde azaltır.

Bir avuç kalıcı teçhizat yükseltmesinin dışında, yol boyunca topladığınız tüm silahlar ve aletler, bir parça topladığınızda veya denerken öldüğünüzde kaybolacak. Bulunacak sadece bir avuç silah olduğundan, bu özelliği seviyorum çünkü sizi en sevdiğiniz silahı seçip asla değiştirmemek yerine mevcut olan her şeye uyum sağlamaya zorluyor. Buna karşılık, bu, ikinci veya üçüncü kez ziyaret ettiğinizde bile her yarığın eğlenceli kalmasına yardımcı olur.

Tüm yarıklar çeşitli şekillerde kesiştiği ve birbirine bağlandığı için, istemiyorsanız aynı yarığı bir veya iki defadan fazla ziyaret etmeniz gerekmez. Örneğin, su altında yüzmenizi gerektiren, boğulmamaya çalışırken sizi balondan baloncuğa sürükleyen yarıktan kesinlikle nefret ettim. Çoğu su seviyesi gibi, can sıkıcı ve sıkıcıydı. Bu yüzden, diğer tüm kırık toplama yolculuklarımda bundan kaçındım. Ubisoft'un burada seçebileceği, her senaryoyu tercih ettiğim sırayla oynamama izin veren prosedürel oluşturma veya rastgele yarık seçimi yerine bu önceden tasarlanmış çeşitlilik tarzını büyük ölçüde tercih ediyorum.

Korkusuz: Stalingrad, büyük, ağır bir fiyat etiketi ile büyük, ağır bir kutu içinde gelir. Oyuncuların sefer boyunca uğruna savaşacakları şehir manzaralarını inşa etmek için kullanılan iki devasa karton kiremit yığını vardır. Aslında, tüm karoları sıra ve numara sırasına göre düzenlerseniz, tarihi şehrin kabaca bir haritasını çıkaracaktır. Bir karo seti, haritanın başlangıç ​​durumu içindir. Diğeri, eylemin bir parçası olarak orijinaller yok edilir veya güçlendirilirse, bu karolar için bir dizi değiştirmedir.

Ağırlığın geri kalanını oluşturan kart desteleri için de benzer bir hikaye. Alman oyuncu için bir kura var, Sovyetler için de bir kura var. Başlangıç ​​güverteleri işlevsel olarak aynıdır. Ancak oyun devam ettikçe, desteniz kalıcı kayıplara maruz kalacak ve yeni seçeneklerle genişleyecektir. Bu eklemeler her iki taraf için de aynı değil ama orijinal oyunun ortak bir eleştirisini ele alarak aralarındaki operasyonel ve maddi farklılıkları temsil ediyor.



Bazı 10 taraflı zarlar ve farklı mangaları, araçları ve manzarayı temsil eden zımbalama sayaçlarının yanı sıra savaş alanı işaretleri içeriği tamamlıyor. Undaunted oyunlarındaki kartlarda ve karolarda kullanılan biraz karikatürize tarz, ciddi konu göz önüne alındığında biraz kazanılmış bir zevk. Ancak bu dördüncü gezi için sanatçı Roland MacDonald, gereken gerçekçilik ve karikatür dengesini sağladı. Kadınlar ve çeşitli etnik kökenler de dahil olmak üzere Sovyet güçleri arasında gerçekçi bir çeşitlilik görmek de güzel.



Oyuncuların bir çekirdek kartla başladığı ve bunları oyun sırasında ek kartlar satın almak için kullandığı deste oluşturma, eskimiş bir tasarım konseptidir. Bununla birlikte, çoğu deste oluşturma oyununda asıl mesele deste oluşturmadır. Undaunted'ı diğerlerinden ayıran şey, tasarımcıların desteyi herhangi bir ek kural olmadan moral ve birim uyumu açısından ayakta tutma şeklidir. Elbette, tahtada yapmanız gerekenleri destekleyebilecek veya desteklemeyebilecek, kart çekilişinde iyi bir şans faktörü vardır. Ama çok fazla strateji de var.

Oyuncular her tura dört kartla başlarlar: birini kimin önce çıkacağını görmek için sinir bozucu bir teklifte, diğer üçünü de kendi sıralarında oynarlar. Kartların çoğu, savaş alanı birimlerini temsil eder ve oyuncunun tahtadaki karşılık gelen sayaçla hareket etme veya ateş etme gibi bir d10 rulosu ile çözülen bir işlem yapmasına izin verir. Bir vuruşta, ilgili kart desteden kaldırılır. Bu nedenle, ne kadar çok birim ateş altına girerse, harekete geçme olasılıkları o kadar az olur ve kartlarının çekilme olasılığı daha düşük olduğu için o kadar az güvenilir hale gelirler.

Ana karakterimiz Artyom’un hikayesini devam ettiren Metro Exodus, hikayeyi Moskova’nın dışına taşıyor. İlk iki oyunda yaşanan nükleer savaş sonrası tüm insanlığın yok olduğunu gösteren seri, hayatta kalan son insanların Moskova metrolarına sığındığını gözler önüne sermişti. Ancak insanoğlunun farklı yerlerde yeni hayatlar kurduğuna inanan Artyom, Metro Exodus’un hikayesinde bu umudun peşinden gidiyor. İlk iki oyunda yaşanan olaylar sonrasında Artyom’un amacını anlatan oyunun girişi, tam da bu noktada başlıyor. Hikayenin devamında ise bu umudun peşine takılmış bir şekilde Artyom ve ekibiyle birlikte uzun bir yolculuğa çıkıyoruz.

Yan karakter anlamında eski oyunlardan daha güçlü bir kadroya sahip olan Metro Exodus’ta, Artyom’u pek fazla tek başına göremiyoruz ve oyunun genelinde yan karakterler maceramıza ortak oluyor. Bir önceki oyundan hatırladığımız Anna isimli karakterle yakınlık kuran Artyom, yeni oyunda evli bir birey olarak oyuncuların karşısına çıkıyor. Oyunun önemli her anında kendini gösteren Anna’nın değişimi ise seriyi yakından takip edenleri şaşırtabilir. İkinci oyunda çılgın hareketleriyle yerinde duramayan keskin nişancımız, yeni oyunda daha ağır başlı şekilde anaç tavırlar sergiliyor. Hikayede insanlığın kurtuluşu için kendini halkına adayan Artyom’un en büyük destekçisi ise yine Anna karakteri oluyor.

Fakat hikaye anlatımı konusunda pek oyuncuyu kendine bağlamayan Metro Exodus, yavaş ilerleyişiyle seriye yabancı olan oyuncuların hoşuna gitmeyebilir. Özellikle yan karakterlerin doluluğu bakımından yetersiz kalan Metro Exodus, maalesef bu yönünü kotaramamış. Hali hazırda özel yan görevlerin bulunmadığı oyunda, sadece ana hikayeye bağlı kalıyorsunuz. Bu da sizi devamlı olarak yan karakterlerle bir arada olmaya zorluyor. Çoğu zaman yan karakterlerin boş konuşmaları arasında oyunda soğuk terler döküyorsunuz. En önemli yan karakterlerden bir tanesi olan kayın babamız Miller’ın bizimle olan konuşmaları ise bana lisede sıkıntıdan boğulduğum kimya derslerini hatırlattı. “Bitse de gitsek” modunda olan bu konuşmaların detayları, ana hikaye hakkında çoğu zaman herhangi bir bilgi vermekten kaçınıyor. Hikaye anlatımı konusunda zayıf kalan yapım, yine de ana fikri sayesinde bir sonraki görevin ne olacağını merak ettiriyor. Görevler ise diğer Metro oyunlarından aşina olduğumuz yapıya sahip.

Serinin en dikkat çeken özelliği olan açık dünyaya geçecek olursak, bu konuda biraz hayal kırıklığı yaşadığımı belirtmek istiyorum. Tanıtım videolarında seriyi Fallout’tan ilham almış gibi gösteren geliştiriciler, bunun tam tersi olarak daha kapalı bir yapıyı tercih etmiş. Ana görevler dahilinde açık dünyayı gezebildiğiniz oyun, genel olarak oyuncuyu pek fazla serbest bırakmıyor. Açık dünya mekanikleri Fallout serisinde olduğu gibi kapsamlı olmasa da, çevresel etkenlerin oldukça güçlü olduğunu söylemeliyim. Bununla birlikte tek başınıza kaldığınız zaman sizi avlamak isteyen mutantlar sayesinde, ekran başında gerilmekten koltuğa gömüldüğüm anlar da oldu.

İşte Fallout 4 pürüzsüz, saf, tertemiz bir açık dünya. Eğer içinizde biraz da olsa keşfetme heyecanı varsa Boston sizin için biçilmiş bir kaftan. Terk edilmiş gibi görünen yerleşim yerleri (Raider'lar gelene kadar), çürümeye yüz tutmuş fabrikalar, süper marketler... Kendinizi kıra, bayıra vurup Boston'ı dolaşmaya başladığınızda bir kaç saat içinde çok önemli bir şeyi fark ediyorsunuz: Fallout 4 sadece bir arayış üzerine yazılmış. Sürekli arıyorsunuz. Eski dünyanın kalıntıları içinde attığınız her adım, sizi hem geçmişle hem de gelecekle birleştiriyor.

Oyun aynı zamanda bu arayışı destekleyen bir senaryoyla karşımıza çıkıyor. Fallout 4 ile ilk kez nükleer felaket öncesinde oyuna başlıyoruz. Eh, bu kadarı spoiler/sürprizbozan sayılmaz çünkü Bethesda defalarca kez bunları bize gösterdi. Oyunun karakter yaratma kısmı felaket öncesi dünyada geçiyor ve son yıllarda gördüğüm en eğlenceli karakter yaratma sekansını size yaşatıyor.

Karakter yaratma bölümü kesinlikle bugüne kadar gördüklerimin en iyisi. Hem özgür yapısı hem de bunu size harika bir şekilde sunmasıyla hayli beğenimi kazandı. Her şeyden önce çok organik bir şekilde ilerliyor. Karakter modellemeler "halen" biraz olmamış gibi dursa da Fallout 4 her Bethesda oyunu gibi sonuçla değil, gidişatla kazanmış bir firma.

Karakter yaratma genel olarak çoğu oyunda sadece bir ekran sıfatındayken, Bethesda buna gerçek bir kişilik ve ayrı bir bölüm oluşturmuş. Fallout 4'teki ilk yarım saatiniz karakterinizi oluşturmakla geçiyor ve sürecin organikliği size bunu hissettirmiyor bile. Ardından malumunuz bombalar patlıyor ve dünya artık yaşanmaz hale geliyor. Stasis pod'larında geleceği oluşturması planlananlar çıktığında artık dünya bambaşka bir yer haline gelmiş oluyor.

Bethesda yeni döneme uyum sağlamak için hayli yenilik yapsa da çok önemli bir detayı atlamış. Şimdi bahsedeceğim bölüm aynı zamanda Fallout 4'ün en büyük, en affedilmez eksisi olma özelliğine sahip. Bu konuda şaka yapmıyorum ve empati duygusunu benden söken Bethesda'ya halen kızıyorum.

Herkes konuşmayan ana karakter ve yazılı diyaloglardan sıkılmış olabilir ama bu insanların içinde Bethesda hayranlarının olmadığına eminim. Fallout'ta Vault'tan çıkan kişi bir başkası olunca oyuna gömülmeniz, kendiniz gibi hissetmeniz inanılmaz zorlaşıyor. Her diyalog sekansında yapılan yeniliği takdir etsem de, çabayı görmezden gelmesem de rahatsız oldum. Diyalog seçeneklerinde sıkıntı yok, gidişatta da yok, sorun o kişi değil kendim olmak istemem. Yoksa diyaloglar belli bir noktadan sonra arap saçına dönüyor. Başta az sayıda gibi görünen diyalog seçenekleri konuşmanız ilerledikçe açılıyor ve size tonlarca farklı seçim sunuyor.

YAMA NOTLARI

-Yamada Küfür ve argo kelimelere yer verilmiştir.
-Yama save dosyalarına dokunmayacaktır, ama save dosyası yamadan öncesine aitse envanterinizdeki eşya isimlerinin bir kısmı ingilizce kalacaktır. Yamayı yükledikten sonraki eşyalar Türkçeleşecektir.
-Yamayı indirmek ve kullanmak herkesin kendi sorumluluğundadır. Oyuna gelebilecek herhangi bir zarardan biz sorumlu değiliz.
-Yama oyunun 1.5 ve üstü sürümlerde, Orjinal olup olmadığını gözetmeksizin çalışmaktadır. 1.5 ve öncesi sürümleri test etmedik. Yüklemek sizin sorumluluğunuzdadır.
-Alpha versiyonunun yayınlandığı 16.08.2017 tarihinde Tüm görev diyalogları, notlar, isimlendirmeler ve terminaller bitmiştir.
-Beta vesiyonunun yayınlandığı 04.10.2017 tarihinde Tüm görev diyalogları, notlar, isimlendirmeler, terminaller, dış diyaloglar, dövüş mekanikleri, tüm oyuncu-NPC diyalogları bitmiştir.
-Ana oyun çevirisi tamamlanmıştır.
-Automatron DLC'si çevrilmiştir.
-Contraptions Workshop DLC'si çevrilmiştir.
-Wasteland Workshop DLC'si çevrilmiştir.
-Vault-Tec Workshop DLC'si çevrilmiştir.
-Nuka-World DLC'si çevrilmiştir.
-Far Harbor DLC'si çevrilmiştir.

Kilidi Açılmış İçerik

Fallout 4 Türkçe Yama

Kilit Açılma Sebebi: Yanıtladın

Yaklaşık 10 senedir beklediğimiz efsanevi RPG geri döndü. Özgür oynanışı, kullanıcıyı her an şaşırtmaya yönelik senaryosu ve açık dünyası ile büyük övgüler toplayan Fallout, yapımcılarının girdiği maddi sorunlara ve hakkının el değiştirmesine rağmen yine karşımıza çıkmaya başardı. Bilmeyenler mutlaka olacaktır, özellikle eski oyuncuların büyük saygı duyduğu ve Post apocaliptic adı verilen, yok olan medeniyetin üzerinde hayatta kalma mücadelesi verme temasını en iyi yansıtan yapımdır Fallout. Gelmiş geçmiş en iyi oyunlar arasında gösterilen Fallout, yok olan insan medeniyetinin yeniden yapılanma içine girişini ve hayatta kalan tek tük insanların da yer altında bulunan “Vault” isimli sığınaklarda hayatını devam ettirdiğini konu alır. İnsanlar Vault içerisindeki yaşamlarına devam ederken, dışarıda neler olup bittiğinin farkında değildir.

Vault içerisinde yaşayan halk, dış dünyayı saran yüksek radyoaktiviteden dolayı çok tehlikeli olduğunu biliyor ama dışarıda kimsenin canlı kalamayacağını düşünüyordu. Hayatta kalmayı başaran börtü böceğin ise radyoaktiviteden etkilenip, kana susamış yaratıklara dönüştüklerini tahmin ediyorlardı. Tahminlerinde yanılmamıştı Vault halkı. Gerçekten de dış dünya, tahmin edilemez düşmanlarla ve şekil değiştirmiş yaratıklarla doluydu. Vault halkının bilmediği ise, diğer Vault’ların içindeki insanların güvenli biçimde hayatlarını devam ettirdiklerini düşünmeleri idi. Çünkü pek çok Vault’un yeri dış dünya canlıları tarafından tespit edilmiş, yağmalanmış ve içinde yaşayanlar da öldürülmüştü. Hayatta kalan diğer insanlar ise radyoaktivitenin ölümcül sınırlarda gezdiği mekanlarda yeni şehirler kurmuş ve kaderlerine razı biçimde yaşamlarını sürdürmeye çalışmaya başlamıştı. İlk iki oyun bize yeniden kurulan bir medeniyetin ilk izlerini gösterdi. Harabeler içinde yaşayan insanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için her türlü pis işi rahatlıkla yapabilecek haldeydi.

Üçüncü bölüm, ikinci oyundan yaklaşık 30 yıl sonra, 2277 yılında geçiyor. Vault 101 içinde doğmuş olan (en azından babamız tarafından bize öyle söyleniyor) bir karakteri canlandırıyoruz. Senaryo o kadar detaylı biçimde işleniyor ki, maceraya doğum sahnemizle başlıyoruz. Dünyaya geldiğimiz anda babamız karşılıyor bizi ve o andan itibaren RPG oyunlarının klasiği olan, karakter özelliklerini belirleme seanslarını geçiriyoruz. Bu işlem çok akıllıca kurgulanmış. Mesela babamız bize baktığında “Acaba kızım mı, yoksa oğlum mu oldu” diye soruyor ve biz de kız ya da erkek seçeneğine tıklayarak bu soruyu yanıtlıyoruz. Keza isim seçiminde de aynı olay oluyor. Annemiz, bizi doğurduktan kısa süre sonra hayata gözlerini yumuyor ve adım adım büyüyüşümüzü izliyoruz. Babamız bize, “Bakalım büyüyünce nasıl görüneceksin?” dediğinde ise karakter yaratım ekranına ulaşıyoruz. RPG oyunlarından çok iyi bildiğimiz bu karakter yaratma ekranı fazla detaylı değil ama kendinize has bir model oluşturmanıza yetecek kadar seçenek sunuyor.

Kilidi Açılmış İçerik

Fallout 3 Türkçe Yama İndir

Kilit Açılma Sebebi: Yanıtladın

'' GTA RE LCS (PC) '' İçin Hazırlanan Türkçe Yama

Kilidi Açılmış İçerik

İndir

Kilit Açılma Sebebi: Yanıtladın

Kurulum:  İndirdiğiniz ''rar'' içindeki dosyayı C:\Kullanıcılar\''Kullanıcı Adınız''\Belgeler\Marvel's Spider-Man Miles Morales\76561199950059405 içine atınız.

Kilidi Açılmış İçerik

İndir

Kilit Açılma Sebebi: Yanıtladın

Marvel iş birliği ile Insomniac Games tarafından geliştirilen ve Nixxes Software tarafından PC’ye optimize edilen PC için Marvel's Spider-Man Remastered, Marvel’ın New York şehrindeki büyük suçlarla ve simgesel kötü karakterlerle savaşan, deneyimli bir Peter Parker’ı tanıtıyor. Aynı zamanda Marvel’ın New York şehrinin kaderini omuzlarında taşıyan Peter, karışık kişisel hayatı ile kariyerini dengede tutmak için mücadele ediyordur.

Daha da muhteşem olun
Simgesel Marvel kötü karakterleri New York şehrini tehdit edince, Peter Parker ile Spider-Man’in dünyaları çarpışmaktadır. Peter’ın şehri ve sevdiklerini kurtarabilmesi için ayaklarının üzerinde durması ve daha da muhteşem olması gerekmektedir

Spider-Man gibi hissedin
Maske ardında geçen sekiz yılın ardından, Peter Parker artık suçla savaşmakta bir usta olur. Doğaçlama dövüşler, dinamik ve akrobatik hareketler, şehirde akıcı gezinme ve çevresel etkileşimler ile çok daha deneyimli bir Spider-Man’in tüm gücünü hissedebilirsiniz.

Marvel’ın New York şehri sizin oyun alanınız olacak
New York, Marvel’s Spider-Man ile hayat bulur. Hayat dolu mahallelerde ağ atarak gezin ve Marvel ile Manhattan’ın simgesel mekânlarının nefes kesici manzarasını izleyin. Bu etkileyici aksiyon oyununda, kötüleri destansı bir şekilde saf dışı bırakmak için çevreyi kullanın.









KURULUM:
İndirdiğiniz rar içindeki exe dosyasını oyunun ana klasörü içine atın ve kurulumu yapın. Kurulum yapmadan önce “archive_asset” klasöründe bulunan “toc” dosyasının yedeğini alın.

KURULUM ŞİFRESİ: VolkTyson_Sweaty

NOT: Yama makine çeviridir. Yamadaki hatalar düzeltilmiştir. Yama versiyonu: v1.1122. Oyunun steam son sürümü ile uyumludur.

Kilidi Açılmış İçerik

V1.1011
V1.812
V1.1122 STEAM

Kilit Açılma Sebebi: Yanıtladın

Babil Kulesi sonsuz sayıda katlı bir kuledir. Şu anda oyunda 500 seviye var, geliştiriciler periyodik olarak daha fazla kat ekliyor. Her yeni katta, rakiplerin seviyesi yükselir. Sol üst köşedeki her katta, katın başarılı geçişi için bir ödül var. 10'un katları geçildiğinde ek bir ödül verilir.

Kulede, diğer oyuncular tarafından geçen katların videosunu izleme fırsatı vardır. Bu, örneğin bir oyuncu zor bir aşamada takılıp onu geçemediğinde gereklidir. Video, ona seviyenin bileşiminin ne olduğunu, takımın sahip olması gereken genel gücü söyleyebilir.

Babil Kulesi'nde geçmek için kahramanları pompalamak için iyi malzemeler alabilirsiniz. Bu nedenle, mümkün olduğunca geçmesi önerilir. Rakiplerin seviyesi takımın seviyesine bağlı değildir. Oyuncunun karakterlerin gücünü de kademeli olarak artırması beklentisiyle zorluk kademeli olarak artar.